Yemen: Rights Radar, 2023 yılında 778 kişinin ölümü de dahil olmak üzere 4.141 ihlalin belgelendiğini duyurdu
Merkezi Amsterdam/Hollanda'da bulunan insan hakları örgütü Rights Radar, geçtiğimiz 2023 yılında Yemen'de tanık olunan 150'si çocuk, 51'i kadın ve 80'i yaşlı erkek olmak üzere 778 kişinin öldürülmesi dahil olmak üzere 4.141 ihlal vakasının belgelendiğini açıkladı.
Örgüt 2023 yılında işlene ihlallere ilişkin kapsamlı raporunda ihlal vakaları arasında 70'i çocuk, 9'u kadın ve 38'i yaşlı olmak üzere 647 sivilin kaçırılmasının yanı sıra 12'si çocuk . 8'i kadın, 6'sı yaşlı 84 zorla kaybetme vakası ve 6'sı çocuk, 2'si kadın, 12'si yaşlı 118 kişi işkenceye maruz kaldığı belirtildi.
Rights Radar, geçtiğimiz yıl içerisinde 60 sivil ve askeri personelin hazır ve gıyaben yargılandığını, bunlardan 4'ü kadın, 1'i yaşlı 40'ının idam cezasına çarptırıldığını anlattı.
Ayrıca, 322 konut tesisi ve 172 ticari tesisi etkileyen, bombalama, tam ve kısmi imha, baskınlar, yağma, el koyma ve hırsızlık gibi özel mülkiyete yönelik 1.481 hasar vakası da doğrulandı.
Vakıflara ve Devlete ait 50 arsa, 43 eğitim tesisi, 19 sağlık tesisi, 19 cami, 14 hükümet binası, 4 özel merkez, 4 arkeolojik anıt ve İki yardım malzemelerinin yağmalanması vakaları olmak üzere 156 kamu malına zarar verildiği kaydedildi.
Gözlemlenen ihlallerin hukuki sorumluluğu açısından Husi grubunun, 2023 yılında toplam 3.196 ihlal vakasıyla insan haklarını en çok ihlal eden taraflar listesinin başında yer aldığını ve bunların 113'ü çocuk, 42'si kadın olmak üzere 475 sivilin öldürüldüğü 52 yaşlı, 193'ü çocuk, 91'i kadın, 43'ü yaşlı olmak üzere 550 kişinin yaralandığı belirtildi. Ayrıca 48'i çocuk, 5'i kadın, 31'i yaşlı 510 sivil de zorla kaybedildi. 6'sı çocuk, 7'si kadın, 4'ü yaşlı 60 kişi ile 4'ü çocuk, 2'si kadın, 9'u yaşlı olmak üzere 80 kişiye işkence uygulandı.
Çatışmanın tüm tarafları arasında siyasi nedenlerden ötürü muhaliflerin yargılandığı en fazla davayı Husi grubu oluşturuyor ve gıyaben ve mevcudiyette yargılananların sayısı 60 sivil ve askeri personele ulaştı.
Uluslararası kabul görmüş meşru hükümetin askeri liderlerine yönelik 31 idam cezası da dahil cezaevlerinde aralarında bir kadının da olduğu 9 kaçırılan kişi olmak üzere 56 kişi hakkında cezalar verdi. Bu durum Husi grubu için de geçerli; zira Husi grubu en az 137 kamu tesisi ve mülkünün yanı sıra yaklaşık 1.322 özel tesis ve mülke verilen zarardan da sorumlu.
Yaygın ihlallerin türü ve miktarı açısından güvenlik kaosu ikinci sırada yer aldı. Kanunlara uyulmaması durumu ve güvenlik kaosundan kaynaklanan suçların sayısı, çoğu Yemen vilayetinde korkutucu ve gözle görülür bir artışa tanık oldu. 2023 yılı boyunca hakim olan durum özellikle, silahların yayılması ve cezasızlıktan kaynaklanan kaosu oluşturdu.
Bu durum, 23'ü çocuk, 7'si kadın ve 17'si yaşlı olmak üzere 173 cinayet vakası dahil olmak üzere 367 ihlal vakasıyla sonuçlandı; bunların çoğu kuzeyde Husilerin kontrolündeki bölgelerde meydana geldi ve bunu 146 ihlal vakası takip etti. Ülkenin güneyinde Geçiş Konseyi tarafından kontrol edilen bölgelerde 131 ihlal görülürken, 90 ihlal vakası meşru hükümetin kontrol ettiği bölgelerde kaydedildi.
Ülkenin güney, batı ve doğusundaki devlet çerçevesi dışındaki silahlı oluşumlar, 7'si çocuk, 1'i kadın ve 3'ü yaşlı olmak üzere 51 sivilin öldürülmesi vakası da dahil olmak üzere, 12'si çocuk, 2'si kadın, 4'ü yaşlı 95 kişinin kaçırılması, 2'si çocuk, 2'si yaşlı erkek olmak üzere 17 kişinin zorla kaybedilmesi, kaçırılanların aralarında yaşlıların da bulunduğu 30 kişiye işkence yapılması olmak üzere 303 ihlal vakasında sorumluluk bakımından üçüncü sırada yer aldı.
Rihgts Radar izleme ekibine göre; mayın patlaması ve diğer savaş kalıntıları mağdurlarının sayısında bir önceki yıl olan 2022'ye kıyasla yüzde 50'ye varan oranda gözle görülür bir düşüş yaşandı. Ancak diğer ihlallerle karşılaştırıldığında buradaki mağdur sayısı daha yüksek durumda 75'i çocuk, 18'i kadın ve 27'si yaşlı 239 sivilin öldürüldüğü tespit edildi.
Husi grubu, Yemen'in 16 vilayetinde 68'i çocuk, 17'si kadın ve 21'i yaşlı olmak üzere 172 sivilin öldürülmesinin sorumluluğunu taşıyor.
Hudeyde vilayeti 66'sı çocuk, 15 kadın ve 11 yaşlı olmak üzere 147 ölü ve yaralıyla başı çekerken onu El Cevf vilayeti takip ediyor. Bunu, 13'ü çocuk, 4 kadın ve 3 yaşlı olmak üzere 42 ölü ve yaralıyla El Cevf , ardından 20'si çocuk, 2 kadın ve 2 yaşlı erkek olmak üzere 41 ölü ve yaralıyla Taiz ve Amran vilayetleri izledi.
Ayrıca Amran vilayetinde bir Husi liderine ait mühimmat deposunun patlatılması sonucu 14'ü çocuk, 7'si kadın ve 8'i yaşlı olmak üzere 41 kişinin ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan bir bombalama olayı yaşandı.
Askeri gerilimin azalması, Birleşmiş Milletler himayesinde tek taraflı da olsa ilan edilen ateşkese bağlılık ve Arap koalisyonunun hava saldırılarının tamamen durdurulması ışığında, bombalama kurbanlarının sayısında önemli bir azalma gözlendi. Bu düşüş sadece Husi bombalamalarının kurbanları ile sınırlı kaldı ve zaman zaman Yemen hükümet güçleriyle çatışmalar yaşandı.
Rights Radar ekibi, Yemen'in 7 vilayetinde (Taiz, Hudeyde, Saada, Dali, Lahic, Ebyen ve Marib) sivil hedeflere yönelik karşılıklı topçu ve füze bombardımanı sonucunda 9'u çocuk, 3'ü kadın ve bir yaşlı adam olmak üzere 24 sivilin öldürüldüğünü doğruladı.
Rights Radar'ın izleme ekibi, Yemen'deki insan hakları durumuna ilişkin yıllık brifinginde, Birleşmiş Milletlere ve onun organlarına, kurumlarına ve misyonlarına çatışmanın taraflarıyla ilişkilerinde şeffaflık ve tarafsızlık ilkesine bağlı kalmak ve çatışmanın daha sonraki aşamalarına zemin hazırlayacak çifte standart uygulamama gibi Yemen dosyasını yönetme biçimini yeniden gözden geçirme çağrısında bulunan bir dizi tavsiye kararına vardı.
Ayrıca, yerinden edilmiş kişileri, özellikle kadınları ve çocukları destekleyen Birleşmiş Milletler programlarına ilişkin planların hazırlanmasına ilişkin bilgilerin yanı sıra bunların uygulanma yöntemi, izleme mekanizmaları, sonuçlarının değerlendirilmesi ve finansman yolları konusunda da şeffaflık önerildi.
Rights Radar ayrıca Husi grubuna 12 yılına yaklaşan mevcut savaşı sonlandırıp barışı sağlamak, ülkenin yüksek çıkarlarını her şeyin üstünde tutma ve geri kalan taraflarla birlikte herkesin haklarını koruyan bir sivil devlette.adalet, eşitlik ve ortaklığa dayalı bir siyasi geçiş sürecine girişme çağrısında bulundu.
Rights Radar, Husi grubuna, beklenen barışa açılan bir kapı olarak, uluslararası toplumun Yemen'de kalıcı barışa ulaşma arzusundan doğan fırsatı değerlendirmesini, ihlallerin derhal durdurulmasını, askeri gerilimin tırmandırılmasına son verilmesini ve döşenen mayınların haritalarının teslim edilmesini, kaçırılan tüm kişilerin ve tutukluların, özellikle de sivillerin serbest bırakılmasını, yağmalanan tüm toprakların, fonların ve kamu kaynaklarının iade edilmesini, Taiz kentine yönelik kuşatmanın kaldırılması ve iyi niyetin kanıtı olarak buraya giden tüm yol ve koridorların açılması çağrısında bulundu.
Bu bağlamda El-Hawban-Taiz yolunun açılması yönünde atılan olumlu adımı not edildiği kaydedildi.
İnsan hakları örgütü, buna ek olarak, Husilerin kontrolü altındaki bölgelerde şiddet içeren suçlarda benzeri görülmemiş bir artışa önemli ölçüde katkı sağlayan nefret söylemi, ırkçılık ve mezhepçilik ile çatışma cephelerinden dönen bazı üyelerin etkilenmesiyle veya Husi kültür kurslarına katılması sonucunda intikam amacıyla cinayeti teşvik etmeye yönelik sistematik politikasının durdurulması talebinde bulundu.
Rights Radar, Güney Geçiş Konseyi'ne, bölgesel ve siyasi eğilimleri ne olursa olsun, insan haklarının korunması ve sivillere yönelik ihlallerin durdurulmasına ilişkin yerel ve uluslararası yasa ve mevzuata uyma çağrısında bulundu.
Sivillerin yaşamları, güvenliği ve istikrarı üzerindeki etkisi nedeniyle güney valiliklerinde her türlü askeri tırmanışın her türlü gerekçeyle durdurulmasını tavsiye etti.
Meşru hükümete gelince, Rights Radar, sivilleri korumak ve onları savaş belasından korumakla ilgili ulusal mevzuata ve uluslararası anlaşmalara uymaya, insani krize ve yaşanan krize ilişkin hukuki ve anayasal sorumluluğunu üstlenmeye ve hızlanan ekonomik çöküşü durduracak her türlü tedbiri alma çağrısı yapıldı.
Muhataplarına Suudi Arabistan liderliğindeki Arap koalisyonuna ve uluslararası topluma, devam eden ekonomik çöküşe ve bunun sonucunda ortaya çıkan insani ve yaşanabilir krizlere karşı ahlaki sorumluluklarını yerine getirmeleri çağrısında bulundu.
Yorumlar