BAE, Sokotra Adası planı

Yemen’de, Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez ülkelerinin, İran destekli Husilere karşı başlattığı askeri operasyon devam ederken ve bu operasyonun Yemen halkına faturası gün geçtikçe ağırlaşırken, Yemen hükümeti, birlikte Husilere karşı askeri operasyonlar yürüttüğü Birleşik Arap Emirlikleri’nden hiç beklenmedik bir darbe aldı. Birleşik Arap Emirlikleri’ne bağlı asker ve tankların, uçaklar ile Sokotra’nın başkenti olarak kabul edilen Hadibu’ya inip, havalimanı ve limanlarda konuşlanması, Körfez’de yeni bir krizin fitilini ateşledi.

BAE askerlerinin Sokotra’daki askeri varlığını arttırmasının Yemen başbakanı ve bazı bakanların da Sokotra’da olduğu bir zamana denk gelmesi, ayrıca BAE askerlerinin Yemen Başbakanı Ahmet bin Dağr ve bakanların Sokotra’dan çıkışına izin vermemesi, Yemen savaşında aynı cephede olan iki ülkeyi karşı karşıya getirdi. Yemen, Sokotra’daki haklarından vazgeçmeyeceğini kati bir şekilde dile getirirken, Yemen Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi, BAE’nin Sokotra’daki askeri hamlesine karşı, adadaki haklarından vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. Birleşik Arap Emirlikleri de, Sokotra’daki askeri varlığın artırılmasına neden olarak Yemen’de devam eden savaşı ve Sokotra halkıyla olan tarihi, kültürel akrabalık bağlarını ve adadaki insani yardım faaliyetlerini gösterdi.

Sokotra Adası’nın işgali, BAE’nin bölgedeki sabıka kaydına bir eksi puan daha eklerken, adadaki askeri varlığın artırılmasının Yemen’deki savaşa destek ve insani yardım hevesinin çok ötesinde bir durum olduğunu kavramak hem adanın jeopolitik önemine hem de BAE’nin siciline bakıldığında çok zor değil.

Sokotra Adası’nın jeopolitik önemi

Sokotra Adası (eski kaynaklarda Sukutra olarak da geçiyor) Yemen kıyılarına yaklaşık 380 km uzaklıkta, Hint Okyanusu’nun bir parçası olan Umman Denizi’nde bulunan bir ada. Mesafe bakımından bağlı olduğu Yemen’den daha çok Somali’ye (yaklaşık 80 km) veya Afrika Boynuzu olarak adlandırılan bölgeye daha yakın. Doğal güzellikleri, bitki ve canlı çeşitliliği nedeniyle 2008 yılında UNESCO tarafından dünya mirası listesine alındı. “Sang du dragon” ismiyle bilinen kızılağaç zamkının üretildiği adanın ismine ticari şöhreti nedeniyle coğrafi kaynaklarda sıkça rastlanır. Sokotra konum itibariyle Hint Okyanusuna, Kızıldeniz’i Akdeniz’e bağlayan Aden Körfezi ve Babü’l Mendeb Boğazına hakim bir konumda. Dolayısıyla Akdeniz, Kızıldeniz hatta Hint Okyanusu’ndaki ticari su yolunu kontrol etmek için elverişli bir konumda.

Sokotra'nın jeopolitik önemini anlamak için şu kıyaslama yapılabilir: Kıbrıs, Akdeniz için nasıl bir stratejik konumdaysa, Sokotra da Hint Okyanusu için aynı durumdadır.

Sokotra Adası ve periferisi, taşıdığı stratejik önem dolayısıyla tarihten günümüze büyük devletlerin kıyasıya çekişmesine sahne oldu. Literatüre kısaca göz attığımızda, bölgedeki Osmanlı-Portekiz rekabeti ilk göze çarpan örnek. Geçmişten günümüze yaşanan bu çekişmede, Hint Okyanusu’nun Doğu ile Batı arasındaki ticari güzergahta köprü vazifesi görmesinin büyük payı var. 1514 yılında, Sokotra’yı ele geçiren Portekizlilerin, Doğu mallarının Akdeniz’e girmesine tamamen engel olması, adanın stratejik konumunu kanıtlayan tarihi bir vaka.

ABD’nin Sokotra merkezli Hint Okyanusu tasarrufu

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Sokotra’daki işgal ve tasarrufları ile ABD’nin bölgedeki planları arasındaki paralelliklere değinmek, adanın işgaline giden süreci anlamamıza yardımcı olacaktır. Hint Okyanusu Ortadoğu, Doğu Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika’yı birbirine bağlayan önemli bir deniz yolu iletişimine sahip. Uluslararası deniz taşımacılığında hayati önemi olan dört geçiş noktasına da, Hint Okyanusu’ndan erişim sağlanıyor. Bunlar; Mısır’daki Süveyş Kanalı, Cibuti ve Yemen’deki Babü’l Mendeb, İran ve Umman sınırındaki Hürmüz Boğazı, Endonezya ve Malezya’daki Malakka Boğazı’dır.

Deniz Hakimiyet Teorisi ile tanıdığımız aynı zamanda Ortadoğu kavramının mucidi ABD’li General Alfred Thayus Mahan, Hint Okyanusu’nda deniz egemenliği sağlayan gücün uluslararası alanda önemli bir aktör olabileceğini söyler. Mahan bu teoriyi ortaya atarken, ABD’nin Hint Okyanusu’nu domine etmesi gerektiğini de dile getirir. Yine Mahan’a göre Hint Okyanusu, 21. yüzyılda yedi denizin anahtarı olacak, dünyanın alın yazısına, bu sular karar verecektir.

Sokotra’nın Babü’l Mendeb ve Hürmüz Boğazı’na hakim olması, dünyanın en önemli petrol rotalarının bu güzergahtan geçmesi, bölgedeki hakimiyet yarışının geçmişten günümüze önemini kanıtlar nitelikte. Sokotra’nın jeopolitik cazibesi, ABD’nin Soğuk Savaş öncesinde de sonrasında da ilgisini çekmiştir. ABD, 1999 yılında, adaya sinyal istihbarat sistemi kurmak için dönemin Yemen hükümeti ile yaptığı görüşmeler olumlu sonuçlanmış, ABD güçlerinin havalimanı ve limanları kullanmasına izin verilmiştir. Yemen medyasına göre, ABD ile Yemen hükümetinin anlaşması kapsamında adadaki turizmi canlandırmak için yeni bir sivil havalimanının da yapılması kararlaştırılmıştı.

2009 yılında Rus askeri yetkililerinin, Aden Körfezi’nde Rus ticari gemilerine saldıran Somalili korsanları gerekçe göstererek Sokotra’ya askeri üs kurma niyetini açıklaması, ABD’yi Yemen’de harekete geçirdi. 2 Ocak 2010 yılında dönemin Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah el-Salih ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı David Patraeus ile kapalı kapılar ardında yaptığı görüşmeler sonucunda, ABD’nin Sokotra’ya -El Kaide ve Somalili korsanlarla mücadelede Yemen’i yalnız bırakmamak için- askeri üs kurması konusunda anlaşıldı. Ayrıca ABD, Yemen’e yaptığı askeri yardımları, iki katına çıkarma kararı aldı.

Mahan’ın teorisi ve ABD’nin bölgedeki tasarrufları, Sokotra’nın işgalinin BAE’nin stratejik aklının çok ötesinde olduğunun ip uçlarını veriyor. Zaten halihazırda, ABD ile ilişkileri çok iyi olan BAE, bölgede hem ABD adına komiserlik görevini üstlenecek hem de Suudi Arabistan ile birlikte bölgedeki siyasi ve ticari hedeflerini Sokotra Adası’nı ilhak ederek gerçekleştirme imkanı bulacaklardır.

Sokotra’nın BAE tarafından işgal süreci

Suudi Arabistan ve BAE’nin başını çektiği koalisyonun, ABD desteğiyle Yemen’de İran destekli Husilere karşı başlattığı askeri operasyonun somut hedefi, Körfez’in arka bahçesindeki İran varlığının önünü kesme çabası ve Yemen’in jeopolitik konumunun etkili olduğu söylenebilir. İşaret edildiği gibi Yemen ve Sokotra’ya hakim olanın Kızıldeniz-Akdeniz su yoluna hakim olacağı şüphe götürmez bir gerçek. Hem Yemen’deki savaşı hem de Sokotra’daki son gelişmeleri bu bağlamda değerlendirebiliriz. Fakat, BAE’nin müttefiki Yemen hükümetinin kontrolünde olan Sokotra’daki askeri müdahalesini BAE’nin sömürgeci hevesi olarak yorumlamak da mümkün.

2016 yılında İran medyasına yansıyan bir haberde Yemen Cumhurbaşkanı Abdurrabbu Mansur Hadi’nin, Husi darbesi öncesinde, Sokotra ve çevresindeki adaları, BAE’ye 99 yıllığına kiralaması gündeme gelmişti. Hatta Yemen Cumhurbaşkanı Hadi’nin, Yemen’de devam eden savaşta BAE desteğini almak için Sokotra’yı peşkeş çektiği bile söyleniyordu. Yemen’de iç savaşın çıkması, BAE’nin Sokotra planlarını bozmuş gibi görünse de, ülkedeki savaş durumu ve istikrarsızlık, BAE’nin Sokotra planlarını hızlandırdı. BAE, adanın güvenliği için sınırlı sayıda bir birliği Sokotra’ya konuşlandırdı. İnsani yardım retoriği, bazı altyapı yatırımları ve propaganda makinesinin devreye sokulmasıyla, adadaki siyasi liderler ve aşiretler üzerinden, BAE’nin Sokotra’yı ilhak planı, hızlı bir şekilde eyleme geçirildi. Yemen hükümeti bu tehlikeyi fark etmiş olacak ki, son iki yılda başbakan seviyesinde adaya ziyaretlerde bulunarak adada hakimiyet mesajı vermeye çalıştı. Yemen Başbakanı ve bazı bakanların, BAE’nin son askeri sevkiyatında da adada bulunması, bunun göstergesi. Yemen ile BAE arasında soğuk rüzgarlar estiren Sokotra krizi öyle bir noktaya geldi ki, BAE’nin Güney Yemen’deki ayrılıkçı gruplarla temas sağlayıp, Hadi yönetimine karşı ayrılıkçıları desteklemesi bile gündeme geldi.

Sokotra’da şimdi ne olacak?

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Sokotra’da gündeminin ilk sırasında adayı ilhak etmek için referandum yapma arzusu var. Yemen’deki yerel kaynaklar BAE’nin Sokotra’da planladığı referandum için aşiret liderleri ve siyasi aktörler ile yıllardır dirsek temasında olduğunu belirtiyor. Sokotra Valisi’nin, havalimanını BAE güçlerine teslim emri vermesi bu temasların somut delili. Ayrıca BAE’nin aracılar kullanarak adada aldığı topraklar da ilhakı kolaylaştıracak etkenler arasında.

BAE’nin ekonomik kalkınma ve adayı turizm merkezi haline getirme hedefi, muhtemel referandumdan önce ada halkına verilmiş vaatler arasında. Zaten aşiret liderleri ve siyasi aktörlerin bu fikre sıcak bakması, BAE’nin ilhak planının sorunsuz ilerlemesini sağlıyor. Adada BAE lehine yapılan gösteriler de ekonomik temelli propagandaların hedefine ulaştığını gösterir nitelikte. Tabii ki sözünü ettiğimiz ekonomik hedefler adanın bulunduğu konum ve haiz olduğu önem bakımından ikinci hatta üçüncü sırada değerlendirmeye tabi tutulacak etkenler arasında.

Ayrıca oku

Yorumlar