Fransız Silahlar Yemen’de Sivilleri Öldürüyor

Fransa’nın Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerine sattığı silahlar bu ülkelerin Yemen’de yürüttükleri kirli savaşta kullanılıyor mu? Soruyu ilk gündeme getirenlerden biri Milletvekili Sebastien Nadot oldu.

“Fransa, sattığı silahların sivilleri hedef alma konusunu düzenleyen Uluslararası Hukuk’a, sadık mıdır değil midir? Bunu bilmek istiyorum...”

Bu feryadın sahibi Nadot, aslında ülkesinin Uluslararası Hukuk’u çiğnediğini gayet net bildiği içindir ki Reuters Ajansına verdiği bu demecin devamında “Parlamentoya bu konuda denetim hakkı tanınmasını” talep ediyordu.

Kaldı ki Fransa’yı 2014 yılında imzaladığı “Küresel Silah Ticareti Antlaşmasını” çiğnemekle suçlayan yalnızca Sebastien Nadot değildir.

Uluslararası Af Örgütü Fransa Şubesi (Amnesty International) gibi çok sayıda Sivil Toplum Kuruluşunun aynı sebeple Fransız Devletini basın yoluyla şikayet ettiğini biliyoruz.

Şu ilginç ve manidar tesadüfe bakın ki bu tartışma Emmanuel Macron’un sözde ermeni soykırımını istismar amaçlı “utanç kararnamesini” imzaladığı haftaya denk geliyor.

Bir önceki yazımızda “sıkıştığı köşeden, Türkiye’yi köşeye sıkıştırarak, çıkmaya çalışan sıradan devletin sıradan adamı” ifadesiyle kastımız tamda bu “Fransız kurnazlığına” dikkat çekmek idi.

Batılı siyasetçiler, Macron başta, tek tanrılı inanca sahiptirler.

İlahlarının ismi Makyavel’dir. Buyruğu ise şudur:

“Büyük adamlar kaybetmeyi ayıp saymalıdırlar, kazanmak uğruna kandırmayı değil”.

Delil ve raporlar Fransa’yı hali hazırda işlenen bir insanlık suçunun ortağı olarak işaret ettiği halde adamlar, hedef saptırmak için, hayal ürünü “montaj soykırımı” yüzyıldır zorla gündemde tutuyorlar.

Yani ülke ve millet olarak öz menfaatlerini her türlü ahlak ve etik değerin çok üstün koyuyorlar.

Bu anlayışa göre Fransız Devletinin ulusal çıkarlarını koruma uğruna zarar görebilecek herkes ve her şey “yan hasardan” ibarettir.

Batılın anladığı dil çıkar dilidir, başka dil de bilmez.

Konumuza, yani Fransız silahları ile Yemen’de katledilen çocuklara dönelim.

Bitmeyen İğrenç Savaşın Korkunç Bilançosu

Fil ile timsahın kavgasından kim galip çıkar sorusuna cevap vermek öyle çok basit değildir.

Ne yekten fil diyebilirsiniz ne de timsah.

Zira bu sıra dışı mücadelenin galibini saha tayin eder:

- Kapışma suda gerçekleşirse büyük ihtimal timsah üstünlük sağlayacaktır

- Karadaki bir kavgada ise filin timsah ezip geçmesi büyük olasılıktır.

2014 yılından bu yana süregelen savaşı iki vahşinin, kozlarını paylaşmak için kendilerince “uygun saha” olarak, Yemen’i seçmiş olmalarından kaynaklanıyor.

Bir taraftan Suudi Arabistan’ın başını çektiği ve Batı’nın lojistik destek verdiği Arap Koalisyonu (BAE, Mısır, Ürdün...) Mansur Hadi’nin Sünni hükümetini desteklerken;

Diğer taraftan Iran destekli Şii milisler (Husiler).

İşte İslam Dünyası’nın, iki düşman kardeşleri, İran ve Suudi Arabistan’ın yürüttükleri vekalet savaşının tablosu:

- 60.000’ den fazla doğrudan savaş kurbanı ölü sayısı (Çoğu Suudi bombardımanları sonucu öldü)

- 85.000’ den fazla açlık ve hastalıklardan ölen çocuk sayısı

- 15 Milyona yakın Yemenli açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya

- 2018’de 380.000 Kolera Valais

- Milyonlarca mülteci...vs

Fransa’ da tartışmalar önemli iki konu üzerine yoğunlaşmış durumda.

- Suudi Arabistan’a satılan Fransız silahları Yemen’deki katliamlarda kullanılıyor mu?

- Eğer kullanılıyorsa ve bu kullanım hükümetin bilgisi dâhilinde oluyorsa, Fransa suç ortağı olmuyor mu?

“Le Point” Dergisi: “Fransa, Silah Alanında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliği’nin Alışveriş Merkezi Gibi”

Suudilere ve BAE’ye silah satışına dair şüphe olmadığı gibi iktidar açından çok meşru bir durum.

Konuyla ilgili Emmanuel Macron Kasım 2017 yılında şu değerlendirmede bulunmuştu:

“Bu anlaşmalar son yıllarda gelişen ve her türlü silahları kapsayan işbirliğimizi güçlendirmektedir.” ( 9 Kasım 2017 Abu Dabi ziyareti)

İşte söz konusu silahlardan birkaçı:

- 2017 yılında BAE’ye iki adet Godwind 2500 model Fransız yapımı Deniz korveti

- Mühimmatıyla birlikte “Cesar” tipi top silahı.

Anlaşmaya göre 2023 yılına kadar 147 adedi teslim olması öngörülen top atan silahın 10 adedi Eylül 2018’ de Suudi Arabistan’a gönderilmiş.

- Leclerc tipi Tank ve mühimmatı

- AS -532 A2 Cougar tipi saldırı helikopteri

- A 330 MRTT Tanker uçağı

- Pod Damocles isimli savaş uçaklarına takılan, çok çeşitli füzeler ile uyumlu lazerli güdüm sistem..

Fazlası var eksiği yok.

Basta 10 (bağımsız haber sitesi):

Yemen Savaşında Kullanılan Fransız Silahları: Hükümet Yalan Söylemeye Devam Ediyor

İki yüzlülükte sınır tanımayan Fransız yöneticiler silahların “Küresel Silah Ticaretinin” şartlarına uygun satıldığını iddia ediyor.

Yani herhangi bir savaşta sivillere karşı kullanılmama taahhüdü ile.!

Anlayacağınız Arap Prensler Fransa’ya verdikleri belli garantiler karşılığında satın alabilmişler tankı topu.

Bir kısmını safariye, bir kısmını müzeliğe geriye kalanı da altın sarayları korumak için. Gibi.!!

Bu çerçevede 20 Ocak 2019 tarihinde Savunma Bakanı, Florence Parly “Son zamanlarda, Yemen sahasında, kullanılabilecek hiçbir silah satmış değiliz” diye biliyordu.

Başbakanlık ise “Koalisyon ülkelerine (Suudi’ler ve BAE) satılan silahlar savunma amaçlıdır ve Yemen Cephesinde kullanılmamaktadır. Elimizdeki bilgilere göre silahlarımızdan kaynaklı sivil ölümü olmamıştır” açıklamasında bulundu.

Gündeme Bomba Gibi Düşen İstihbarat Raporu Kocaman Devlet Yalanını Deşifre Etti

Fransız Kamu Radyosu’nun (Radio France) araştırma birimi, bağımsız ve kar amacı gütmeyen “Disclose” isimli medya kuruluşuna dayandırdı, çok ses getiren bir habere imza attı.

Buna göre 3 Ekim 2018’de Elysée Saray’ında Cumhurbaşkanı Macron Başkanlığında Yemen konulu bir “Savunma Kurulu Toplantısı” gerçekleşti.

Bu toplantıda, Başbakanlığa, Avrupa ve Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian’a ve Savunma Bakanı Florence Parly’e gizli bir belge sunuldu.

Fransız Ordusu’nun haber toplama ajansı olan “Askeri İstihbarat Merkezi” (DRM) kaynaklı “Devlet Güvenliği Sırrı” ibareli not Hükümet gizlemeye çalıştığı bilgileri tablo ve haritalarla delillendirerek açığa vuruyor.

Bu belge ayrıntılı olarak, hangi Fransız silahı Yemen’in hangi bölgesinde, ne zaman, kimler tarafından kullanıldığını, ne kadar sivil ölüme sebep olduğunu, net şekilde ortaya koyuyor.

Ve elbette bunun yetkililer tarafından bilindiğini.

Fransız Askeri İstihbarat Belgesinden Fransız Silahları ile Öldürülen Siviller

- 20 Eylül 2016 tarihinde, Yemen’in kuzeyindeki Al Mutama bölgesine düzenlenen Suudi hava saldırısında On ikisi çocuk toplam on beş kişi ölmüş.

Bu saldırıda kullanılan füzeler Fransız yapımı lazer güdüm sistemi (Pad Damocles) “sayesinde” çocukları tam isabet vurmuş.

- Rapora göre Koalisyon uçakları günde ortalama yirmi beş sorti ile 2015’ten beri 24.000 hedef vurmuşlar. 2018’de vurulan hedef sayısı Altı bin olarak belirtiliyor.

- Kasım 2018’de Fransız “Leclerc Tankların”  katılımıyla gerçekleşen yoğun bombardıman neticesinde “Al Hodeida Muhaberesi” sırasında 55 sivil ölüyor.

“Yemen- Güvenlik Durumu” isimli 15 sayfalık bu inanılmaz belge daha çok sayıda Fransa’yı zora sokacak bilgi içeriyor.

Biz son olarak en zalim sonuçları doğuran bir örnek bitirelim bu kara listeyi.

Bilindiği üzere bu savaşın en adi yönlerinden birisi de uygulanan ambargo sebebiyle bilinçli ve büyük ölçekli bir açlığın Yemen halkına dayatılmasıdır.

Gizli belge Fransız gemilerinin bu konuda bile kullanıldığını gösteriyor.

Yukarıda bahsi geçen Godwind 2500 modeli Fransız yapımı korvetleri Arap Koalisyonun uyguladığı deniz ambargosunda kullanıyor.

Bu gerçeği bildiği halde Fransız savunma bakanı Sayın Parly şunu söyleye biliyor:

“Fransa’nın önceliği insani yardımların geçebilmesidir ki insani felaket yaşanmasın” (30 Ekim 2018 BFM TV).

Pişkinlik mi desek?

Fransa’nın “Jean” Dündar Vakası

Dünya âlem bilir ki Batı’da ama özellikle Fransa’da basın özgürlüğü kutsaldır ve hiçbir şekilde kısıtlanamaz.

Bu yüzdendir ki Türkiye’de “Devlet Sırrı” ifşa ettiği için “baskı” gören Can Dündar Avrupa’da basın kahramanı ilan edilmiştir.

Belki şaşıracaksınız ama istihbaratın bu belgesini kamuoyuyla paylaşan üç gazeteci güvenlik birimleri tarafından bu hafta sorgulanmak üzere “davet” edildiler.

Alışkın olduğumuz çifte standartlı bu yaklaşımı özetleyen bir Fransız deyimiyle noktalayalım:

“Dediğimi yap ama sakın yaptıklarımı söyleme.”

 Kaynak: Stratejik Düşünce Enstitüsü 

Ayrıca oku

Yorumlar