Ano Yemen'dir
Organik ürünler satan dükkânın her karışına el atıyor, Ürünleri inceliyor, satıcıya kafa tutuyor
Nasıl her şeyin iyisini bildiği yarışına giriyor.
Ne kadar önemli olduğunu kendisi için bu konunun iknaya çalışıyor.
Bir dolu sağlık bilgisi aktarıyor.
Eline aldığı petekli kahve renkli bal, Yemenli çocukların gözlerinin renginden, derin bir sızı duyuyorum.
İkiyüzlü insanlığımıza kan kusturacak kadar pis kokuyor organik ürün dükkânı, çıkıp yağmurda yürüyorum.
Sahi hesabı nasıl vereceğiz.
Onca mazlumun boynu bükük ve aç ölmesinin yükünü nasıl taşıyacağız.
“Öldüğüm zaman bir hain, bir nankör ve kendi sevdasına düşmüş biri olarak ölmek istemiyorum” ya da,
“Ölümü pahasına olsa bile, haram yemiyorsa o insanı yenemezsiniz.” diyen İsmet Özel’i anımsıyorum.
Haberler hiç iç açıcı değil.
Ye-m-en-den.
“Yemen’de Ülke Nüfusunun Yarısı Yardıma Muhtaç.”
24 milyon nüfusu olan Yemen’de, 2015 yılı Mart ayından bu yana devam eden silahlı çatışmalarda 11 bin 251 kişi hayatını kaybettiği ve 30 bin kişinin yaralandığı hesaplanırken, 12,9 milyon kişi yeterli gıdaya erişemiyor ve 16 milyon kişi temiz su sıkıntısı çekiyor. 15,2 milyon insan sağlık hizmetlerinden yoksun ve 5 yaş altı 850 binden fazla nüfus yetersiz ve kötü besleniyor. Çatışmalar sonrasında 3 bin 500 okulun kapanarak, bir milyon 800 binden fazla çocuk eğitim alamadığı.”“Ülke nüfusunun yarısı olan 2 milyonu bebek olmak üzere 12,9 milyon insan yetersiz beslenmeden dolayı hayatını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı.”
“2015 yılından bu yana Yemen’de devam eden çatışmalarda binlerce kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi de yaralandı ve milyonlarca insan yerlerinden edildi. Gıda, tıbbi malzeme ve akaryakıtın çoğunu dışarıdan ithal eden Yemen, yaşadığı insani kriz yüzünden açlık ve susuzluk tehlikesi yaşıyor.”
“Bombardıman altında, yaprak tüketerek hayatta kalma mücadelesindeler.”
i bahane edip Yemen’i bombalayıp çocukları ve annelerini öldürenleri işte hiç sorma.
Lüks yaşantılarında kusuncaya kadar yiyip içen inciler obası körfezin canileri.
Öldürüp, yakıp, yıkıyorlar, aç susuz koyup, sağ kalanları yok edene kadar uğraşıyorlar.
Amal’ın kara gözlerinden kaçmak için, bal renkli peteklere gömmekte Müslüman coğrafyalarda insanlar bakışlarını.
Ye-m-en’de bir anne olsaydım ne yedirirdim çocuklarıma.
Taş mı kaynatırdım yoksa kuru yaprakları mı?
Derisi kemiğine yapışıp da, açlıktan eti erimiş çocukların hesabı eminim ki bizlerden de sorulacak.
Yüzlerinde duran kocaman açılmış birer fotoğraf makinası gibi bal renkli gözleri ile suçluluğumuzu çeken.
Açlıklarından ve susuz ölümlerindeki umursamazlığımızı kayıt altına alıp, belgeleyen.
O zayıf çocuk yüzleri üzerinde, toprağa düşme sırası bekleyen iri gözler. Kalbimize ateş ederken, beynimize bombalar yağdırırken.
Doğrusu ağır suçlardan aranmaktayız, insanlık âlemi ile birlikte biz, hepimiz.
Kaynak: MilliGazete
Yorumlar