Yemen'de değişen güç dengesi
Yemen iç savaşı 5. yılına yaklaşıyor. Geçen sürede 100 binden fazla insanın öldüğü, ülkenin alt yapısının tamamına yakınının zarar gördüğü ve kıtlığın ciddî boyutlara ulaştığından bahsediliyor. Dolayısıyla Yemen, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın en kötü insanî krizlerinden birine sahne oluyor.
Suudi yanlısı güçlere ve Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’ye rağmen, Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği Güney Geçiş Konseyi (GGK), 25 Nisan’da ülkenin güneyinde özerklik ilânında bulundu. Aden merkezli GGK, liman şehri ve diğer güney eyaletleri yöneteceğini duyurarak olağanüstü hal ilân etti.
Yemen’de GGK kaynaklı değişen güç dengesi karşısında, Suudi yanlısı Yemen hükümetinden “tehlikeli ve yıkıcı sonuçların olabileceği” hususunda uyarı geldi. Bununla birlikte Yemen Dışişleri Bakanı Muhammed Al-Hadhrami de “GGK’nın güneydeki özerklik açıklamasının, silâhlı isyanının yeniden başlaması ve 5 Kasım 2019 tarihli Riyad Anlaşması’ndan GGK’nın geri çekildiğini göstermektedir” dedi.
Yemen iç savaşındaki dramatik yükseliş S. Arabistan ve 8 Sünnî Arap ülkesinin, Hadi yönetimini eski gücüne kavuşturmak amacıyla Houthis’lere karşı hava saldırıları başlamıştı. Hatta bu saldırıları ABD, İngiltere ve Fransa’nın da desteklediği söyleniyor.
Suudi liderliğindeki koalisyondaki çatlaklar, BAE’nin askerî varlığını Yemen’in bazı bölgelerinden tek taraflı çekmeye karar verdiğinde derinleşti. Birde Korona dolayısıyla yakın zamanda BAE heyetinin, İranlı yetkilileri Tahran’ı ziyaret etmeleri de, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın tepkisini çektiğine yorumlanıyor.
Nisan 2020’nin son haftası Yemen’in Sokotra Adası’ndaki savaş ise, 1 Mayıs’ta geç saatlerde Suudi yanlısı hükümet güçleri ile BAE destekli güney ayrılıkçılar arasında anlaşmaya varıldıktan sonra sona erdi.
Suud ve BAE destekli farklı unsurlar, 2014 sonlarında başşehir Sana’nın kontrolünü ele geçiren Houthi isyancı hareketi ile savaşmak için kurulan askerî koalisyonda müttefiklerdi. Ancak Ağustos 2019’da GGK unsurları ile BAE kuvvetleri, uluslar arası tanınan Hadi hükümetine karşı savaşarak Aden’in kontrolleri altına almışlardı. Çatışmalar iki grubun, Riyad’da birlikte hükümeti kurmayı amaçlayan bir anlaşmayı kabul etmeleriyle durmuştu.
Sözde iki müttefik Körfez ülkesi ve sahadaki aktörlerinin, Yemen’deki stratejik bölgelerde ve hayatî önemdeki Sokotra Adası’nda daha fazla alanı kontrol talepleri olduğu anlaşıldı.
GGK, Yemen gibi savaş, açlık, kıtlık, yoksunluk çeken bir ülkenin güneyinde bağımsızlık hayalini canlandırma telâşında. Buna birde resmen onaylanmış 12 Korona vak’asını eklemek gerekiyor. İç savaş ortamında tesbit edilemeyen birçok korona hastasının olması da kuvvetle muhtemeldir.
BAE’nin güçlü figürü Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid Al-Nahyan’ın, liman şehri Aden’i kontrol etmekte özel bir ilgisinin olduğu iddialar arasında. Al-Nahyan’ın özellikle Aden’i, Dubai’nin Jabal Ali şehrinin limanına bölgesel ve uluslar arası rakip bir liman ve büyük bir deniz üssüne dönüştürmek istediği ileri sürülüyor.
Yemen’de güç dengelerinin sağlanmasında, Sokotra Adası için varılan anlaşma örnek teşkil edebilir. Ancak bu tarz bölgesel anlaşmaların veya Riyad Anlaşması gibi daha kapsamlı sözleşmelerin sürdürülebilirliği önem arz ediyor. Çünkü 5 Kasım 2019’da imzalanan Riyad Anlaşması’nın uygulanabilmesi için GGK ve Yemen hükümeti arasında 20 Nisan 2020’de yeni bir anlaşma imzalanmıştı. Ancak GGK’nın 25 Nisan’daki özerklik ilânı ile bu anlaşmalar kâğıt üzerinde kaldı.
Kırılgan ve kaotik ortamdaki kısa dönemli anlaşmalar, Yemen’deki masum halkın barışa ulaşmadaki umutlarını gölgeliyor. Güç dengesinde değişiklikler yaşansa da, ülkede iç savaşın sona erdirilmesi de belirsizliğini koruyor.
Kaynak: YeniAsya Gazetesi
Yorumlar