Yemen’de yeni hükümet

   

Yemen halkının tamamen olayın dışında kaldığı Yemen iç savaşı bugün bu ülkeyle ilgili hesapları olan güçlerin inisiyatif savaşına dönüşmüş durumdadır. Savaşın bir cihetinde İran tarafından desteklenen Husi örgütü var ki bu örgüt Sana’da kendi siyasi mekanizmasını oluşturmuş durumda. Diğer tarafta ise Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) desteklediği ve merkezi Aden’de olan güney cephesi var. Ancak bu cephe de BAE’nin Yemen üzerindeki etki gücünü artırmak amacıyla desteklediği Güney Geçiş Konseyi (GGK) ile Abdurabbih Mansur Hadi (adamın adını Abedrabbo, Abdurrabbu gibi garip şekillerde yazıyorlar size Abdurabbih şeklinde doğru okumanızı tavsiye ediyorum) başkanlığındaki Aden hükümeti arasındaki hakimiyet mücadelesinden dolayı ikiye bölünmüş durumda.

 

Bu iki oluşum arasında uzlaşmanın sağlanması amacıyla 5 Kasım 2019 tarihinde Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Riyad Anlaşması olarak tarihe geçen bir anlaşma imzalanmıştı. Yemen’de son oluşturulan hükümetin de bu anlaşmanın siyasi boyutunun uygulamaya geçirilmesi niteliği taşıdığı belirtiliyor.

 

Önce söz konusu Riyad Anlaşması’ndan kısaca söz etmek istiyorum. Bu anlaşma görünüşte Yemen’de çatışan iki taraf arasında imzalanmış olmakla birlikte gerçekte Suudi Arabistan ile BAE arasında yapılmış bir anlaşma niteliği taşır.

 

Bu anlaşma Yemen’deki asıl iç savaşı ve temel sorunu çözen bir anlaşma değildi. Sadece ülkenin güneyinde ayrı bir devlet kurmak için GGK çatısı altında BAE destekli bir milis örgütünün ortaya çıkarak Aden hükümetine karşı silahlı çatışmalara girmesiyle patlak veren ikinci bir savaşı çözme amaçlıydı.

 

Anlaşma en başta ayrılıkçı GGK’nin Aden hükümeti ve onun arkasında duran Suudi Arabistan tarafından resmen tanınması ve hükümete bağlı siyasi ve askeri mekanizmaya da tam ortak yapılması anlamına geliyordu. Ancak güneyde siyasi faaliyet yürüten tek örgüt GGK değil. Bu örgüt biraz BAE’nin askeri, siyasi ve maddi desteği sayesinde güçlenmiş ve öne çıkmış durumda. Ama bölgede başka yapılanmalar da var ve bunlar güneyle ilgili olarak sadece GGK’nin muhatap alınmasından, kendilerinin yok sayılmalarından rahatsız olduklarını ortaya koydular. 


 

Söz konusu anlaşmada bir ortak teknokrat hükümet kurulması kararlaştırılmıştı. Ancak uygulama aşamasında ortaya çıkan sorunlar sebebiyle bu iş geciktirildi. 18 Aralık 2020’de, 5 Kasım 2019 tarihli Riyad Anlaşması’na dayalı olarak Muin Abdülmelik’in başkanlığında 24 bakandan oluşan bir hükümet oluşturulduğu duyuruldu.

 

Bu hükümetin en önemli özelliği bakanlıkların ayrılıkçı GGK ile başın cumhurbaşkanı Hadi’nin çektiği eski Aden hükümetini temsil eden bürokratlar arasında paylaştırılması. Böyle bir paylaştırma ile BAE’nin Yemen üzerindeki inisiyatifinin ve hakimiyet kavgasının siyasi organı niteliği taşıyan GGK etkin bir şekilde siyasi iktidara ortak olmuş oldu.

 

Dış İşleri Bakanlığı, Yemen’de bazı önemli bürokratik görevlerde bulunmuş olan Ahmed Avad bin Mübarek’e verildi. Bu şahıs daha önce Cumhurbaşkanı Hadi’nin ofis müdürlüğünü ve Yemen’in ABD büyükelçiliğini yapmıştı. Yemen’in iç sorunlarının çözümü için yürütülen diyalog çalışmalarında da önemli görevlerde bulunmuştu. 17 Ocak 2015’te de Husilerin milis teşkilatı niteliğindeki Ensarullah örgütüne mensup silahlı militanlar tarafından kaçırılmıştı.

 

Hükümet adına yapılan açıklamalarda, yeni hükümetin daha çok Husi hareketine karşı savaşa yoğunlaşabilmek için iç ihtilafları kenara koymaya çalışacağına dikkat çekildi. Ancak bunda ne kadar başarılı olabileceği konusunda şüpheler bulunuyor. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz üzere Riyad Anlaşması’nın uygulamaya geçirilmesi aşamasında önemli sıkıntılar yaşanmış ve zaman zaman anlaşma tamamen devre dışı bırakılmıştır.

 

BAE’nin Yemen üzerindeki hakimiyet gücünü artırmak için GGK’nin idari mekanizmada daha etkin bir konuma gelmesini sağlamaya çalışacağı ve bu yüzden önümüzdeki dönemde siyasi sorunların çözülmesi konusunda birtakım sıkıntıların yaşanacağı tahmin ediliyor.



Ayrıca oku

Yorumlar