Yemen’de sular yine ısındı

17 Ocak Pazartesi günü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)’nin  başkenti Abu Dhabi’ye hava saldırıları düzenlenmesi üzerine BAE-Suud koalisyonu, bunun karşılıksız kalmayacağını söyleyerek tehdit açıklamaları yapınca Husi örgütünün askeri kanadı durumundaki Ensarullah örgütünün Siyasi Büro üyesi Ali El-Kahum, BAE’nin tehditlerinin ilk olmadığını zaten altı yıldan beri savaşın sürdüğünü söylemişti.

Bununla birlikte El-Kahum, herhangi bir saldırı olması durumunda kendilerinin de cevap haklarının olacağını, verecekleri cevabın da çok sert olacağını ve BAE’nin tümünün kendi uçaklarının ve füzelerinin hedefinde olacağını söylemişti.

Husi örgütünün sözcülerinden Muhammed Abdüsselam ve Yahya Seri’ de tehdit açıklamaları yaparak, herhangi bir saldırı olması durumunda kendilerinin karşılıklarının çok daha sert olacağını ifade etmişlerdi.

Ancak, BAE-Suud koalisyonu Husi örgütünden gelen tehditlere itibar etmeyerek saldırılarını şiddetlendirdi. Koalisyon tarafından yapılan açıklamalarda saldırıların, Husi örgütü tamamen felç edilinceye kadar sürdürülmesinin planlandığına dikkat çekildi.

Saldırılarda, Yemen’in başkenti ve hâlen Husi örgütünün kontrolünde olan Sana’da ve ülkenin batısında kıyı şehri durumundaki Hudeyde’de önemli hedeflerin vurulduğu belirtildi.

Suud Haber Ajansı (SPA) tarafından yayınlanan haberlerde, Hudeyde’de örgütün deniz kuvvetlerine ait ve ticari ürün örtüsü altında sokulmuş silahların tutulduğu bir deponun vurulduğu iddia edildi.

Buna karşılık Husi militanlarının da Yemen içinde koalisyon hedeflerine yönelik füze saldırıları gerçekleştirdikleri belirtildi.

Saldırılarda sadece askeri hedefler ve silah depoları vurulmuyor. Her iki tarafın saldırılarında da sivil hedefler, çatışmalarla hiçbir ilgileri olmayan insanların evleri ve sivil hizmetlerde kullanılan elektrik santralleri de vuruldu.

Görüldüğü kadarıyla BAE’nin başkenti Abu Dhabi’ye yönelik saldırılarla birlikte Yemen’de sular yeniden ısındı ve taraflar bu kez birbirlerine daha ağır zararlar vermeyi hedefliyor. Tabii suların ısınması ve çatışmaların şiddetlenmesi de birinci derecede olaylarla hiçbir ilgisi olmayan, çatışmaların dışında kalan sivil halkı etkiliyor.

İran, havanın yumuşatılması ve çatışmaların durdurulması yönünde çağrılarda bulundu. Ancak son dönemde çatışmaların yeniden kızışmasına neden olan Abu Dhabi saldırılarında perde arkasında onun elinin olduğu tahmin ediliyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Yemen’de çatışmaların durması ve havanın yumuşaması için tarafların uzlaşmaya yanaşmaları gerektiğini, bunun da şimdilik çok zor göründüğünü dile getirdi. Bu arada Biden, BAE’nin Husi örgütünün yeniden terör listesine dahil edilmesi talebinin de değerlendirmeye alındığını açıkladı.

Bir yandan da BM öncülüğünde, çatışmaların durdurulması, barış ortamı oluşturulması ve yeni bir ateşkes sağlanması için diplomatik faaliyetlerin başlatıldığı dile getirildi. Ancak görüldüğü kadarıyla BAE-Suud koalisyonu bu kez Husi örgütünü, kendi topraklarının içlerine kadar saldırılar düzenlemeye kesin son vermeye zorlamak için ısrarlı davranacaklarını belli etmeye çalışıyor. Husi örgütü ise elindeki füzelerin ve silahların onları geri adım atmaya zorlayacağına inanıyor. İran ise her ne kadar tansiyonun düşürülmesi çağrısında bulunsa da Yemen’le ilgili hesaplarından da vazgeçmeye istekli değil.

Yemen’de ne yazık ki, bölgesel ve küresel güçlerin hakimiyet savaşı yıllardan beri devam ediyor ve bu savaş ülkede hayatı zaten felç etmiş durumda. Çatışan taraflar birbirlerini felç etme iddiasıyla meydanlara çıkıyor ama felç olan sivil toplumun, halkın hayatı oluyor.

İnsanî yardımların yolları kesiliyor. Salgın hastalıkların önüne geçilmesi çalışmaları aksıyor. Güven ve istikrar tamamen yok olmuş durumda. Ama burayla ilgili stratejik ve siyasi hesapları olan bölgesel ve küresel güçler hesaplarından vazgeçmeye, ülkeye huzur ve güven gelmesi için şartları oluşturmaya, insanî yardımların ve sağlık hizmetlerinin kapılarını açmaya niyetli değil.

Ayrıca oku

Yorumlar

Reklam alanı