ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Yemen'deki Husilerin saldırı düzenlediklerini iddia ettiği 'USS Dwight D. Eisenhower' uçak gemisinin görev bölgesinden ayrılarak ABD'ye dönüş yoluna geçtiğini bildirdi. Yapılan açıklamada, geminin ABD'ye dönmeden önce bir süre 'Avrupa'daki sorumluluk alanında' kalacağı bilgisi verildi.

Pentagon Sözcüsü Patrick Ryder, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Pentagon'un resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada, uçak gemisinin ABD Merkez Komutanlığı'nın (CENTCOM) görev bölgesinden ayrıldığı belirtildi.

'USS Dwight D. Eisenhower'ın yerini 'USS Theodore Roosevelt' uçak gemisi vurucu grubunun alacağını ifade eden Pentagon Sözcüsü Patrick Ryder, "ABD, Hint-Pasifik bölgesinde mevcudiyetini muhafaza ederek barış, istikrar ve müttefiklerle birlikte yürütülen caydırıcı faaliyetleri desteklemeye devam edecek" ifadelerini kullandı.

ABD Merkez Komutanlığı, Yemen'deki Husilerin bölgede bulunan 'USS Dwight D. Eisenhower' uçak gemisine 'başarılı bir saldırı' düzenledikleri iddiasını yalanladı.

CENTCOM da yaptığı yazılı bir açıklamada, Yemen'deki İran destekli Husilerin 'USS Dwight D. Eisenhower' uçak gemisine yönelik 'başarılı bir saldırı' gerçekleştirdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Açıklamada, son 24 saatte ABD'nin Kızıldeniz'de İran destekli Husilere ait üç insansız su üstü aracını imha ettiği de bildirildi.

Bu araçların doğrudan ABD güçleri ve bölgedeki gemilere tehdit teşkil ettiği belirtilen açıklamada, ABD'nin, seyrüsefer serbestisini korumak ve uluslararası suları ABD Donanması gemileri ve ticari gemileri için daha güvenli hale getirmek amacıyla bu adımı attığı savunuldu. Açıklamada, Husilerin, Yemen'de kontrol ettiği bölgeden Aden Körfezi'ne üç anti balistik füze attığı, ciddi bir hasar ve yaralanan olmadığı ifade edildi.

'HUSİLERİN EISENHOWER'A BAŞARILI SALDIRI İDDİASI DOĞRU DEĞİL'

"Husilerin USS Dwight D. Eisenhower uçak gemisine başarılı bir saldırı gerçekleştirdiğine ilişkin iddialar doğru değil" denilen açıklamada, Husilerin Gazze'deki Filistinlileri temsil ettiğini belirttiği, ancak masum insanların hayatını tehlikeye attığı savunuldu.